Rüyalar Bilinçdışı Zihin Yolu Olarak tanımlanmaktadır. Sigmund Freud, “Rüyaların Yorumlanması” adlı kitabında, rüyaların; gündelik yaşamda duyulan istekleri yerine getirme ile ilgili olduğunu öne sürmektedir. Freud, bir rüyanın ortaya çıkma şeklinin ya da rüyaya ait gerçek imgelerin ve olayların çıkışının bir amacı olduğunu dile getirmektedir. Bu imgelerin, hayalperest bireylerin gizli iç dünyalarını veya bilinçsiz şekilde barındırdıkları istekleri gizlemek için yarattığını ve rüyaların bu duruma hizmet ettiğine inanmıştır. Ayrıca Freud bu süreçte “rüya çalışması” olarak adlandırdığı dört unsur tanımladı. Bu unsurları ele alacak olursak; Yoğunlaşma, Yerinden Olma, Sembolizasyon ve İkincil Revizyon olarak adlandırıldıklarını görmekteyiz.

Yoğunlaşma: Birinci aşamada; birçok farklı fikir veya kavram tek bir rüya içinde temsil edilir. Bilgi ise tek bir düşünceye ya da imgeye dönüşür.
Yerinden Olma: İkinci aşama olan rüya görme durumunun bu unsuru, rüyanın önemli ve önemsiz kısımlarını entegre ederek gizli içeriğin duygusal anlamını gizler.
Sembolizasyon: Üçüncü aşama olan bu unsur; rüyada gizlenmiş içeriği sembolize eden objelerin de dahil edildiği durumda, rüya sırasında karşılaşılabilen bastırılmış fikirleri sansürler.
İkincil Revizyon: Rüya sürecinin bu son aşamasında; Freud, rüyayı anlaşılır kılmak için rüyanın tuhaf unsurlarının yeniden düzenlenmesini ve böylece rüyanın açık içeriğinin oluşturulmasını önerir