Neler yeni
  • Eğer siz de Kaliteli Genel forum sitesi arıyorsanız, Türkiye'nin en popüler Türkçe forum siteleri arasında yer alan sitemize göz atın. Farklı ilgi alanlarına hitap eden eğlenceli forumlar ile dolu platformumuzda, keyifli vakit geçirebilirsiniz. Siz de bu forum sitesi topluluğuna katılın ve zengin içeriklerin tadını çıkarın!

İki Tanrı Işığında Tembelliğin Felsefesi

Seniorita

Forum Üyesi
Katılım
21 Tem 2023
Mesajlar
2,472
Tepkime puanı
10
Konum
Kimeneki….
Kronos niceliksel zamandır, Kairos ise niteliksel. Her şey gibi akıp giden zamanın da niceliğinden çok niteliği önemlidir.

Bertrand Russell “Çalışmak abartılmış bir erdemdir” der. İnsan etiketlemeye programlı zihnimiz, bu sözü duyduğu an Bertrand Russell’ın kuşkusuz tembel bir insan olduğunu düşündü. Ama acaba gerçek bu mu? Yani Bertrand Russell bildiğimiz anlamda bir tembel mi yoksa kendini kısa hayatını renklendirmeye adamış bir dâhi mi? Bunu çözümleyebilmek için gelin Antik Yunan mitolojisinden Kairos ve Kronos isimli iki tanrıyı inceleyelim.

Kronos: Antik Yunan mitolojisinde Zaman Tanrısı. Buradaki zaman terimi saatin gösterdiği, akıp giden zaman anlamındadır. Kronos elinde bir orak ile simgelenir. Çok manidar bir sembol değil mi?
Akıp giden zaman da bizim hayatımızı bir orak gibi biçmiyor mu?
Kairos: Antik Yunan mitolojisinde Fırsat Tanrısı. Kairos’un omuzlarında ve ayaklarında kanatları vardır. Bu nedenle çok hızlı hareket eder. Başının arkasında saçı yoktur. Uzun perçemleri vardır. Dolayısıyla Kairos’u arkasından yakalama şansı yoktur. Eğer onu kaçırırsanız bir daha yakalayamazsınız tıpkı hayat içinde bize gelen fırsatları kaçırıp tekrar yakalayamadığımız gibi.

Kronos niceliksel zamandır, Kairos ise niteliksel. Her şey gibi akıp giden zamanın da niceliğinden çok niteliği önemlidir. Geçirdiğimiz zaman ne kadar nitelikli ise hayatımız da o kadar renklenir. Einstein zamana Kairos penceresinden bakar.Çünkü tüm yaratıcı süreçler, beste yapma, şiir yazma, keyif aldığımız şeyleri okuma, resim yapma, dans etme, güzel bir melodinin akışına kapılıp gitme, rahatlatıcı her türlü spor, meditasyon gibi, bize kişisel olarak anlamlı gelen, yapmaktan zevk aldığımız aktiviteler sırasında ortaya çıkar. Yani kısaca zamanımızın ne kadarını Kairos içerisinde geçirirsek o kadar üretken oluruz. Çünkü Kairos zamanında arkasından koşacağımız, telaş yapacağımız bir durum yoktur. Dingin ve huzurlu bir biçimde akar Kairos zamanı. Bize düşen bu sürenin içinde olabilmek, o ânların içine dalabileceğimiz fırsatları kaçırmamak. Zira yine Einstein’ın bulduğu zamanın izafi olduğu teorisi de bu iki zaman arasında ki akış sürecini hissettiğimizde kendini ispatlamış oluyor. Kronos zamanında iken zaman ne kadar yavaş ilerliyorsa Kairos zamanımızda bir o kadar hızlı ancak renkli, anlamlı ve üretken biçimde akıp gidiyor.

Zaman çok değerli, geri dönüşü maalesef yok. Ânları yakaladık yakaladık yoksa geriye dönüp tutabilme şansına sahip değiliz. Yaptıklarımızı ve önceliklerimizi tekrar gözden geçirip diğerlerine yer açmamız hayatı anlamlandırıp renklendirmemiz adına çok önemli. Zamanı kutsal kabul edip hangi aktiviteler bizi ve ruhumuzu besliyor, hangi aktiviteler bizi yeniliyor, hangi aktiviteler ise bizi tüketiyor adeta tüm yaşam enerjimizi emiyor bunları fark edebilmemiz en önemli yeteneğimiz. Ne kadar zor olsa da bazı şeylere “Hayır” diyerek, bize daha özel ve sınırlanmamış zaman kalmasına, yani bizi besleyecek zaman aralığını yaratmaya izin vermeliyiz. İşte o zaman ruhumuz dinginliğe kavuşur, yenilenir ve yeni şeylerle zenginleşir. Zevk aldığımız şeyleri daha çok yaparken hayattan daha fazla keyif alır, yaşama daha farklı gözlerle bakar ve daha sıkı sarılırız. Bundan aldığımız güçle de dert ve sıkıntılarla karşılaştığımızda ise kendimizi daha güçlü hissederiz.

İşte bu noktada “Tembellik” devreye giriyor. Daha doğrusu Tembelliğin Felsefesi devreye giriyor diyelim. Gelin Bertrand Russell’ın tembelliği ele alışını inceleyelim. Russell’a göre çalışmayı görev olarak görmek “köle ahlakı”nın (iktidar sahiplerinin, güçsüzleri kendi çıkarlarına göre yaşamaya ikna etmelerini sağlayan aracın) bir parçasıydı. Ve bu yöntem ‘efendilere’ özgürce geçirebilecekleri boş vakit sağlıyordu. Ancak Russell, başkalarının gayreti sayesinde elde edilen aylaklığın övgüye değer olmadığına inanıyordu. Ama tabii ki, iktidar sahiplerinin elde ettikleri boş zamanın ufak bir kısmı uygarlığın geliştirilmesine ayrılıyordu.

Tembellik, medeniyetin temelidir. Geçmişte az kişinin keyfi ya da tembelliği, çok sayıda insanın emekleriyle sağlanıyordu. Harcanan emeklerin değeri çalışmanın yüceliğinden değil; boş geçirilen zamanların güzelliğinden geliyordu. Oysa günümüzdeki modern teknikler sayesinde, boş zaman (tembellik) topluma zarar vermeden, adil bir şekilde dağıtılabilir.

Birinci Dünya Savaşı süresince toplumun refah seviyesinin korunması Russell’a azaltılmış iş gücüyle de ne kadar çok üretim yapılabileceğini gösterdi. Barış zamanlarında ise, erdem kabul edilen çalışkanlık algısı toplumun yarısı aşırı çalıştırılırken diğer yarısının da işsiz olmasına sebep oluyordu. Öte yandan, herkes topluma bir miktar iş borçluydu ve günde dört saatlik çalışmayla hem toplumun ihtiyaçları karşılanmış olacaktı hem de herkes uygar yaşamın keyfini sürecekti.

Eğer insanların boş zamanlarında ne yapacaklarını bilmedikleri doğruysa bu tamamen uygarlığımızın zorlamaları yüzündendir. Russell bunun çözümünü iki basamakta açıklıyor: İlk olarak, zevk kavramının bizim iyiliğimiz için var olduğunu kabul etmeyi öğrenmemiz gerekir. Eğer çalışmak erdem ise, çalışmanın sonuçlarından keyif almak da dengeleyici bir erdem olmalı. İkinci olarak eğitime daha geniş alanda yer vermeliyiz çünkü insanlar ancak bu şekilde vakitlerini nasıl daha yapıcı biçimde kullanacaklarını keşfederler. Russell’ın kölelerin dansını canlandırmaya yönelik seçimi aristokratik, büyüklük taslayan bir tavır olarak görülse de insanların eğlence vakitlerinde –toplumsal açıdan yararlı olanlar dâhil- daha aktif olacakları fikriyle de çelişmiyordu. İnsanlar yaşamlarıyla, yaratıcılıklarıyla neler yapabileceklerini gördükçe daha mutlu bir hayat sürmeye başlayacaklardı.

Sözün özü adeta bir makine gibi çalışıp, işini (hele ki sevmediği hâlde) hayatının merkezine alıp önce bedeni sonra ruhsal sağlığını kaybeden kişi mi yoksa Kronos zamanı içinde sürüklenirken önünden geçen Kairos'ları kaçırmayıp yaşamını güzelleştiren kişi mi daha çalışkandır? Bana soracak olursanız bu okuduklarım ışığında “Tembellik” en önemli erdemdir ve tembel insan sadece kendi için değil dünya için de en önemli, en anlamlı işi yapmaktadır.
 

Genel Forum Sitesi

Forum Siteleri

Forum sitesi arıyorsanız, doğru yerdesiniz! Sitemiz, kullanıcılarımıza genel forum deneyimini en üst düzeyde sunmayı hedefleyen, eğlenceli forum sitesi olarak öne çıkmaktadır. Türkiye'nin en popüler Türkçe forum sitesi olarak, çeşitli konularda zengin içerikler ve sıcak bir topluluk ortamı sunuyoruz. Türkçe forumlar arasında en çok tercih edilenlerden biri olan sitemiz, internet üzerindeki en aktif paylaşım siteleri arasında yer almaktadır.

Genel Forum Sitesi

Farklı ilgi alanlarına sahip kullanıcılarımız için geniş bir yelpazede konulara ev sahipliği yapan forum siteleri platformumuzda, herkes kendi ilgisini çekecek başlıkları bulabilir. Genel forumlar kategorimizde, kullanıcılarımızın merak ettikleri, paylaşmak istedikleri veya sadece eğlenmek için vakit geçirdikleri birçok farklı konuya ulaşabilirsiniz. Türkiye'deki en dinamik genel forum siteleri arasında yer alan sitemizde, aradığınız her şeyi bulmanız mümkün!

Eğer genel forum sitesi arayışındaysanız ve zengin içeriklerle dolu bir topluluğun parçası olmak istiyorsanız, sizi genel forum siteleri dünyamıza davet ediyoruz. Keyifli vakit geçireceğiniz bu platformda yerinizi hemen alın!

Üst