Seniorita
Forum Üyesi
Konar-Göçer Türkler
Türkler’in öy[6] kültüründen gelmiş olması demek onların şehirciliği tanımadığı anlamına gelmez -ki- günümüzde dahi Anadolu’nun birçok yerinde yaylak-kışlak yaşam tarzına rastlamaktayız. Tarih araştırmalarındaki yanlışlardan biri de; müelliflerimizin Konar-Göçer tabirinin mahiyetinden uzak oluşu nedeni ile Türk kavimleri bahsinde “göçebe” adını kullanmayı seçmiş olmalarıdır. Konar Göçer tabiri ile kastedilen belirtildiği gibi bugün dahi var olan yazın bir yerde, kışın başka bir yerde yaşama şeklidir. Bu; rastgele göç şeklinde gerçekleşmeyip, yılın belirli aylarında belirli şekilde ve belirli yerlere gitme/yer değiştirme politikasıdır. Bu politikanın amacı ise, devletin geçim ve devamlılığını sağlamaktır. Günümüzde dahi yazlıklar ve yaylalar mevcuttur ancak bu bizim göçerliğimizi değil, yaşam standartlarına göre yer değiştirdiğimizi gösterir.
Uygur Kağanlığını dönemine tekabül eden Taryat Yazıtından bir örnek :
“tört bul(u)qd(a)qı bod(u)n (i)ş küç b(â)rür y(a)y(ı) m bül(ü)k yoq bol[tı ötük(â)n (â)li t(â)gr(â)s (â)li] (â)k(i)n (a)ra ıly(a)m t(a)r (ı)Yİ(a)Y(ı) m s(â)k(i)z s(â)l(â)qâ orqun toyla s(â)b(i)n t(â)l(â)dü q(a)r(a)ya buryu ol y(â)r(i)m(i)n sub(u)m(ı)n qon(a)r köç(â)r b(â)n.”
“Dört bucaktaki halk iş güç verir. Düşmanım Bülük yok oldu. (Ötüken eli ile Tegres eli); ikisi arasında vadilerim, tarlalarım: sekiz kollu Selenga, Orkun, Tola, Sebin, Teledü, Karağa, Burgudur. Bu yersuyumda konar göçerim.”(Gül 2006: 207)
Nitekim Uygurlar’ın atalarını örnek aldıklarını ve onların devamı olduğunu bildiğinden aynı ili tutup, aynı yeri başkent yaptığı ve aynı siyasi politika doğrultusunda hareket ettiği de bilinmektedir. Öyleyse öncelik; neye ve ya kime göre göçebe sorusunun yanıtını vermektir. Konar-Göçerlik ile göçebeliğin arasındaki farklar bilinmeli ve buna dayanarak belirli yargılara varılmalıdır. Bir diğer soru ise “şehircilik faaliyetlerinin göstergeleri nelerdir” olmalıdır.. Bir kavmin yerleşik veya şehirci tabirine dahil tutulması için gerekenler araştırıldığında;
Mabedler, Mezar Alanları, Ekonomik Faaliyetler, Edebi Kültür ve Sanat Faaliyetleri, Kültür ve Medeniyet Oluşumu, Siyasi Yapılanma ve Teşkilatlanma akla gelmelidir.
Kısa başlıklar altında bunları incelemek gerekirse;
Bazı Buluntulara Göre Türklerin Yaşam Tarzının Değerlendirilmesi
Bir çok önemli isim yerleşik Türklerden söz ederken Hunlar ve Köktürkleri bu faaliyetlere dahil etmemiştir ki; nitekim 572-580/81 yılları arasında Köktürk Hakanlığı tahtında oturduğu bilinen Çin hayranı Ta-po (bir başka deyişle Taspar) Kağan’ın Budizm dininin etkisinde kaldığı gerekçesi ile ülkesine bir mabed inşa ettirdiği yine Faruk Sümer’in de doğruladığı bir bilgidir. Ancak Sn. Sümer bu bilgiyi neşrederken dahi onlardan (Köktürklerden) -“Vezir Tonyukuk’un nasihatine”[7]dayanarak- VI. yy’ın sonlarında ortaya çıkan şehircilik fikrini hiçbir zaman fiili sahaya geçiremeyen bir kavim olarak nitelendirmiştir. Nitekim Sümer Eski Türklerde Şehircilik adlı eserinde sürekli bir şekilde göçebe hayat geçiren tabiri ile ele aldığı Köktürk Devleti’nin XI. yy’da Kaşgarlı Mahmut’a ulaştığından söz edilen; başkent Ötügen’deki abidelerin yanı sıra dikkat ve alaka çekici yıkıntılar halinde de olsa varlıklarını hala sürdüren binalardan da bahsetmiştir (Sümer 1993: 9).
Kuzey Chou İmparatoru Wu-ti’nin Budizm karşıtı siyaseti nedeni ile ülkeyi terketmek mecburiyetinde kalan ünlü misyoner, Hintli rahip Jinagupta ve yanındakiler Taspar Kağan’ın himayesine girmişlerdir. (Özönder 2002: 484) Nitekim kendi imparatorunun karşıt siyasetinden kaçan bir misyonerin göçebe bir kavmin henüz din değiştirmiş liderine sığınması pek de olası değildir. Ne yazık ki tüm bunlara rağmen, Türkler’in başşehri, Orhun Abidelerinin kalbi Anayurt Ötügen’de oturmak devlet idare etmek, kervan gönderip ticaret yapmak, hâkimiyeti elde tutmak kavramları dahi çadırlarda yaşayan bir kavmin söyleyebileceği öğütler olarak nitelendirilmiştir. Nitekim göçebe bir Hakan olduğu öne sürülen İlteriş Kağan[8] Çin’e karşı 17, Oğuzlara karşı 5, Kıtay’a Karşı 7 defa savaşmış ve onları cesareti ile tabiiyetine almıştır (Ergin 1998: 79).
Türkler’in öy[6] kültüründen gelmiş olması demek onların şehirciliği tanımadığı anlamına gelmez -ki- günümüzde dahi Anadolu’nun birçok yerinde yaylak-kışlak yaşam tarzına rastlamaktayız. Tarih araştırmalarındaki yanlışlardan biri de; müelliflerimizin Konar-Göçer tabirinin mahiyetinden uzak oluşu nedeni ile Türk kavimleri bahsinde “göçebe” adını kullanmayı seçmiş olmalarıdır. Konar Göçer tabiri ile kastedilen belirtildiği gibi bugün dahi var olan yazın bir yerde, kışın başka bir yerde yaşama şeklidir. Bu; rastgele göç şeklinde gerçekleşmeyip, yılın belirli aylarında belirli şekilde ve belirli yerlere gitme/yer değiştirme politikasıdır. Bu politikanın amacı ise, devletin geçim ve devamlılığını sağlamaktır. Günümüzde dahi yazlıklar ve yaylalar mevcuttur ancak bu bizim göçerliğimizi değil, yaşam standartlarına göre yer değiştirdiğimizi gösterir.
Uygur Kağanlığını dönemine tekabül eden Taryat Yazıtından bir örnek :
“tört bul(u)qd(a)qı bod(u)n (i)ş küç b(â)rür y(a)y(ı) m bül(ü)k yoq bol[tı ötük(â)n (â)li t(â)gr(â)s (â)li] (â)k(i)n (a)ra ıly(a)m t(a)r (ı)Yİ(a)Y(ı) m s(â)k(i)z s(â)l(â)qâ orqun toyla s(â)b(i)n t(â)l(â)dü q(a)r(a)ya buryu ol y(â)r(i)m(i)n sub(u)m(ı)n qon(a)r köç(â)r b(â)n.”
“Dört bucaktaki halk iş güç verir. Düşmanım Bülük yok oldu. (Ötüken eli ile Tegres eli); ikisi arasında vadilerim, tarlalarım: sekiz kollu Selenga, Orkun, Tola, Sebin, Teledü, Karağa, Burgudur. Bu yersuyumda konar göçerim.”(Gül 2006: 207)
Nitekim Uygurlar’ın atalarını örnek aldıklarını ve onların devamı olduğunu bildiğinden aynı ili tutup, aynı yeri başkent yaptığı ve aynı siyasi politika doğrultusunda hareket ettiği de bilinmektedir. Öyleyse öncelik; neye ve ya kime göre göçebe sorusunun yanıtını vermektir. Konar-Göçerlik ile göçebeliğin arasındaki farklar bilinmeli ve buna dayanarak belirli yargılara varılmalıdır. Bir diğer soru ise “şehircilik faaliyetlerinin göstergeleri nelerdir” olmalıdır.. Bir kavmin yerleşik veya şehirci tabirine dahil tutulması için gerekenler araştırıldığında;
Mabedler, Mezar Alanları, Ekonomik Faaliyetler, Edebi Kültür ve Sanat Faaliyetleri, Kültür ve Medeniyet Oluşumu, Siyasi Yapılanma ve Teşkilatlanma akla gelmelidir.
Kısa başlıklar altında bunları incelemek gerekirse;
Bazı Buluntulara Göre Türklerin Yaşam Tarzının Değerlendirilmesi
Bir çok önemli isim yerleşik Türklerden söz ederken Hunlar ve Köktürkleri bu faaliyetlere dahil etmemiştir ki; nitekim 572-580/81 yılları arasında Köktürk Hakanlığı tahtında oturduğu bilinen Çin hayranı Ta-po (bir başka deyişle Taspar) Kağan’ın Budizm dininin etkisinde kaldığı gerekçesi ile ülkesine bir mabed inşa ettirdiği yine Faruk Sümer’in de doğruladığı bir bilgidir. Ancak Sn. Sümer bu bilgiyi neşrederken dahi onlardan (Köktürklerden) -“Vezir Tonyukuk’un nasihatine”[7]dayanarak- VI. yy’ın sonlarında ortaya çıkan şehircilik fikrini hiçbir zaman fiili sahaya geçiremeyen bir kavim olarak nitelendirmiştir. Nitekim Sümer Eski Türklerde Şehircilik adlı eserinde sürekli bir şekilde göçebe hayat geçiren tabiri ile ele aldığı Köktürk Devleti’nin XI. yy’da Kaşgarlı Mahmut’a ulaştığından söz edilen; başkent Ötügen’deki abidelerin yanı sıra dikkat ve alaka çekici yıkıntılar halinde de olsa varlıklarını hala sürdüren binalardan da bahsetmiştir (Sümer 1993: 9).
Kuzey Chou İmparatoru Wu-ti’nin Budizm karşıtı siyaseti nedeni ile ülkeyi terketmek mecburiyetinde kalan ünlü misyoner, Hintli rahip Jinagupta ve yanındakiler Taspar Kağan’ın himayesine girmişlerdir. (Özönder 2002: 484) Nitekim kendi imparatorunun karşıt siyasetinden kaçan bir misyonerin göçebe bir kavmin henüz din değiştirmiş liderine sığınması pek de olası değildir. Ne yazık ki tüm bunlara rağmen, Türkler’in başşehri, Orhun Abidelerinin kalbi Anayurt Ötügen’de oturmak devlet idare etmek, kervan gönderip ticaret yapmak, hâkimiyeti elde tutmak kavramları dahi çadırlarda yaşayan bir kavmin söyleyebileceği öğütler olarak nitelendirilmiştir. Nitekim göçebe bir Hakan olduğu öne sürülen İlteriş Kağan[8] Çin’e karşı 17, Oğuzlara karşı 5, Kıtay’a Karşı 7 defa savaşmış ve onları cesareti ile tabiiyetine almıştır (Ergin 1998: 79).