Seniorita
Forum Üyesi
ŞÂHRUH
(شاهرخ)
(ö. 850/1447)
Timurlu hükümdarı (1405-1447).
14 Rebîülâhir 779’da (20 Ağustos 1377) Semerkant’ta doğdu. Timur’un dördüncü oğlu olup annesi Karahıtaylar’dan Tugay Terken Aga’dır. Timur sefere çıkarken zaman zaman Semerkant’ın idaresini ona bırakırdı. 799 (1397) yılında ağabeyi Mîrân Şah’tan boşalan, merkezi Herat olmak üzere Sîstan, Horasan ve Mâzenderan bölgelerinin valiliğine getirildi. Timur’un 801’de (1399) başlayan son ve en uzun seferine (yedi yıllık), onun Memlükler’e karşı Suriye ve Filistin’deki faaliyetlerine katıldı. Osmanlı Sultanı I. Bayezid ile yapılan Ankara Savaşı’nda bulundu (804/1402).
Timur’un doğuya Çin’e doğru çıktığı sefer esnasında Otrar’da ölümü (807/1405) kurduğu imparatorluğun kaderi üzerinde büyük etki yaptı. Timur, ölmeden önce oğlu Cihangir’den olan torunu Pîr Muhammed’i veliaht olarak vasiyet ettiği halde hiç kimse onun hükümdarlığını tanımadı. Timur’un ölümü sırasında yanında bulunan Şah Melik ve Şeyh Nûreddin gibi beyler yarıda kalan sefere devam etmek istedilerse de ölüm haberinin orduda yol açtığı karışıklık yüzünden bundan vazgeçerek Semerkant’a dönmeye karar verdiler. Bu beyler, vasiyetinin yerine getirileceğine dair Timur’a söz vermiş olmalarına rağmen Pîr Muhammed’in Kandehar’dan gelmesinin uzun zaman alacağını ileri sürerek Semerkant’ın Şâhruh’a teslim edilmesinin daha doğru olacağını söylediler.
Şâhruh vali sıfatıyla idare ettiği eyaletlerin hükümdarı olarak tanındı (807/1405). Bu arada ordunun sağ kolundaki beyler, ordu merkezinden habersiz olarak Mîrân Şah’ın oğlu Halil Sultan’ı hükümdar ilân ettiler ve Semerkant muhafızı Emîr Argun Şah’ın yardımıyla başşehri ele geçirdiler. Şâhruh, başlangıçta Halil Sultan’ın Mâverâünnehir’deki hâkimiyetini tanıdıysa da asıl taht vârisi Pîr Muhammed Kandehar’dan gelince onu destekledi. 809 (1407) yılında Pîr Muhammed’in kendi beylerinden Pîr Ali Tâz tarafından öldürülmesi üzerine Şâhruh, Pîr Muhammed’in öcünü alma bahanesiyle Halil Sultan’la mücadeleye girişti. Mücadelede Halil Sultan esir alındı (811/1409) ve kendisiyle varılan anlaşma uyarınca savaşa son verildi. Buna göre Halil Sultan, Mâverâünnehir’deki haklarını terkederek Rey şehrine gidecekti. 27 Zilhicce 811 (13 Mayıs 1409) tarihinde hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Semerkant’a giren Şâhruh, altı ay sonra şehirden ayrılırken buranın ve Mâverâünnehir’in idaresini oğlu Uluğ Bey’e ve onun atabegi Şah Melik’e bıraktı. Semerkant’ın Şâhruh tarafından ele geçirilmesiyle Timur’un mirası için yapılan hâkimiyet mücadelesi büyük ölçüde sona ermiş oldu.
Şâhruh, 812 (1410) yılında Halil Sultan’ı Irâk-ı Acem ve Azerbaycan’ın geri alınması için Karakoyunlular üzerine gönderdi ve kendisinin de arkadan yola çıkacağını söyledi. Bu teşebbüs, Horasan ve Mâverâünnehir’de hâkimiyetini sağlamlaştırmakla vakit geçiren Şâhruh’un batıya doğru yaptığı ilk sefer oldu. Ancak Rey şehrine gelen Halil Sultan daha ileriye gidemedi. Bu sırada Güney İran’da Ömer Şeyh’in oğulları Mirza İskender ile Rüstem arasında çıkan anlaşmazlıklar yüzünden bir faaliyet gösteremedi ve 814’te (1411) Rey’de öldü. Fakat bu olaylar Şâhruh’un azmini kırmadı; Şâhruh, Hârizm bölgesini ele geçirdikten sonra (815/1413) gözünü batıya çevirdi. 815 yılının güzünde Herat’tan yola çıkan Şâhruh, Mirza İskender’e Irâk-ı Acem ve Azerbaycan’a yürüyerek buraları Karakoyunlular’dan alacağını bildirdi ve ordusu ile Rey’de kendisine katılmasını istedi. Ancak İskender’in onun hâkimiyetini tanımaması üzerine Şâhruh, Tebriz yerine İsfahan’a karşı gitmeye karar verdi. Kısa zamanda Mirza İskender’i esir aldı ve İsfahan’ı İskender’in kardeşi Rüstem’e, Luristan bölgesini Baykara’ya, Fars bölgesini de oğullarından İbrâhim Sultan’a bıraktıktan sonra Herat’a döndü (817/1414). Şâhruh ertesi yıl yine Fars bölgesine yürümek zorunda kaldı. Çünkü Baykara ayaklanarak Fars bölgesini İbrâhim Sultan’ın elinden almıştı. Şâhruh, Baykara’yı esir alıp Kandehar’a sürdü, bölgede düzeni sağlayarak burayı tekrar İbrâhim Sultan’a verdi ve Herat’a döndü (Muharrem 819 / Mart 1416). Böylece Irâk-ı Acem ile Güney İran’da Şâhruh’un hâkimiyetini tanımak istemeyen Ömer Şeyh’in oğullarının nüfuzuna son verildi.
(شاهرخ)
(ö. 850/1447)
Timurlu hükümdarı (1405-1447).
14 Rebîülâhir 779’da (20 Ağustos 1377) Semerkant’ta doğdu. Timur’un dördüncü oğlu olup annesi Karahıtaylar’dan Tugay Terken Aga’dır. Timur sefere çıkarken zaman zaman Semerkant’ın idaresini ona bırakırdı. 799 (1397) yılında ağabeyi Mîrân Şah’tan boşalan, merkezi Herat olmak üzere Sîstan, Horasan ve Mâzenderan bölgelerinin valiliğine getirildi. Timur’un 801’de (1399) başlayan son ve en uzun seferine (yedi yıllık), onun Memlükler’e karşı Suriye ve Filistin’deki faaliyetlerine katıldı. Osmanlı Sultanı I. Bayezid ile yapılan Ankara Savaşı’nda bulundu (804/1402).
Timur’un doğuya Çin’e doğru çıktığı sefer esnasında Otrar’da ölümü (807/1405) kurduğu imparatorluğun kaderi üzerinde büyük etki yaptı. Timur, ölmeden önce oğlu Cihangir’den olan torunu Pîr Muhammed’i veliaht olarak vasiyet ettiği halde hiç kimse onun hükümdarlığını tanımadı. Timur’un ölümü sırasında yanında bulunan Şah Melik ve Şeyh Nûreddin gibi beyler yarıda kalan sefere devam etmek istedilerse de ölüm haberinin orduda yol açtığı karışıklık yüzünden bundan vazgeçerek Semerkant’a dönmeye karar verdiler. Bu beyler, vasiyetinin yerine getirileceğine dair Timur’a söz vermiş olmalarına rağmen Pîr Muhammed’in Kandehar’dan gelmesinin uzun zaman alacağını ileri sürerek Semerkant’ın Şâhruh’a teslim edilmesinin daha doğru olacağını söylediler.
Şâhruh vali sıfatıyla idare ettiği eyaletlerin hükümdarı olarak tanındı (807/1405). Bu arada ordunun sağ kolundaki beyler, ordu merkezinden habersiz olarak Mîrân Şah’ın oğlu Halil Sultan’ı hükümdar ilân ettiler ve Semerkant muhafızı Emîr Argun Şah’ın yardımıyla başşehri ele geçirdiler. Şâhruh, başlangıçta Halil Sultan’ın Mâverâünnehir’deki hâkimiyetini tanıdıysa da asıl taht vârisi Pîr Muhammed Kandehar’dan gelince onu destekledi. 809 (1407) yılında Pîr Muhammed’in kendi beylerinden Pîr Ali Tâz tarafından öldürülmesi üzerine Şâhruh, Pîr Muhammed’in öcünü alma bahanesiyle Halil Sultan’la mücadeleye girişti. Mücadelede Halil Sultan esir alındı (811/1409) ve kendisiyle varılan anlaşma uyarınca savaşa son verildi. Buna göre Halil Sultan, Mâverâünnehir’deki haklarını terkederek Rey şehrine gidecekti. 27 Zilhicce 811 (13 Mayıs 1409) tarihinde hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Semerkant’a giren Şâhruh, altı ay sonra şehirden ayrılırken buranın ve Mâverâünnehir’in idaresini oğlu Uluğ Bey’e ve onun atabegi Şah Melik’e bıraktı. Semerkant’ın Şâhruh tarafından ele geçirilmesiyle Timur’un mirası için yapılan hâkimiyet mücadelesi büyük ölçüde sona ermiş oldu.
Şâhruh, 812 (1410) yılında Halil Sultan’ı Irâk-ı Acem ve Azerbaycan’ın geri alınması için Karakoyunlular üzerine gönderdi ve kendisinin de arkadan yola çıkacağını söyledi. Bu teşebbüs, Horasan ve Mâverâünnehir’de hâkimiyetini sağlamlaştırmakla vakit geçiren Şâhruh’un batıya doğru yaptığı ilk sefer oldu. Ancak Rey şehrine gelen Halil Sultan daha ileriye gidemedi. Bu sırada Güney İran’da Ömer Şeyh’in oğulları Mirza İskender ile Rüstem arasında çıkan anlaşmazlıklar yüzünden bir faaliyet gösteremedi ve 814’te (1411) Rey’de öldü. Fakat bu olaylar Şâhruh’un azmini kırmadı; Şâhruh, Hârizm bölgesini ele geçirdikten sonra (815/1413) gözünü batıya çevirdi. 815 yılının güzünde Herat’tan yola çıkan Şâhruh, Mirza İskender’e Irâk-ı Acem ve Azerbaycan’a yürüyerek buraları Karakoyunlular’dan alacağını bildirdi ve ordusu ile Rey’de kendisine katılmasını istedi. Ancak İskender’in onun hâkimiyetini tanımaması üzerine Şâhruh, Tebriz yerine İsfahan’a karşı gitmeye karar verdi. Kısa zamanda Mirza İskender’i esir aldı ve İsfahan’ı İskender’in kardeşi Rüstem’e, Luristan bölgesini Baykara’ya, Fars bölgesini de oğullarından İbrâhim Sultan’a bıraktıktan sonra Herat’a döndü (817/1414). Şâhruh ertesi yıl yine Fars bölgesine yürümek zorunda kaldı. Çünkü Baykara ayaklanarak Fars bölgesini İbrâhim Sultan’ın elinden almıştı. Şâhruh, Baykara’yı esir alıp Kandehar’a sürdü, bölgede düzeni sağlayarak burayı tekrar İbrâhim Sultan’a verdi ve Herat’a döndü (Muharrem 819 / Mart 1416). Böylece Irâk-ı Acem ile Güney İran’da Şâhruh’un hâkimiyetini tanımak istemeyen Ömer Şeyh’in oğullarının nüfuzuna son verildi.