ve güldün...
bilemiyorum, kaç kez daha yağdı böyle yağmurlar.
bilemiyorum, sadece bana lütuf mu bu renkli yağmurlar!
hayat, garip çıkmaz bir sokak. ye sığınmak lazım pembe bir masala, yada kedi gözü lenslerle bakılır evrene. rabbimizin renk sanatına kafa tutarcasına her yer siyah beyaz ve her şey beyaz siyah görülür kimilerine. yani içimizden birilerine...
bardağın yarısı dolu hikayesi var ya hani, cidden de hikaye. öyle zaman geliyor ki; ağzına kadar dolu bardağı yere deviriveriyoruz bir hışımla. öyle zamanlarda geliyor ki; boş bardağın içindeki bir damla su seni deryalara götürmeye yetiyor.
her şey şuramızda başlayıp, şuramızda bitiyor...
beyinde başlayıp beyinde biterse eğer kalbe uğramadan... işte o zaman rota elden gidiyor, ne kadar rüzgar eserse essin bir milim ilerleyemiyorsun.
"kalbim elinde olan Allah'a yemin olsun" diyor peygamber.
kalp o'nun elinde, yeter ki kalbin söz hakkı olsun bedende! söylenmemiş sözcüklerle, sözlüklerde bulunmayan kelimelerle ulaştırır bizi mabudumuza...
söz hakkı Hakk olan pek konuşturulmuyor artık toplumumuzda. o kalbi onaran rengarenk masallar kalmadı. kalp kırık... kalp dökük... kalp hasret renklere...
önce kalbi onarmak tamir etmek rektefeye sokmak gerek. bu geciktiği içindir ki nereye gitsek kişisel gelişim seminerleri alıyor, ama bir türlü gelişemiyoruz...
hey Hakk!!! acınacak haldeyiz.
bir müslümanın, bir salih müminin kişiliği niye gelişmemiş olur?
ve ihtiyaç duyulmayacak olanlara neden ihtiyaç duyar?
sevgili baylar ve bayanlar!!! kutsal kitabımız inemedikçe kalbe bu gelişim tamamlanamaz.! gün geçtikçe, biz geciktikçe daha da çok yerleşir bu lensler gözümüze... ve göremeyiz; sevdiğimizin aşkının rengini o gözlerle... ve göremeyiz canımızdan parçamız yavrularımızın sözcüklerinin ve görüşlerinin rengini!!!
milyonlarca kalbi hasarlı ve hayatı siyah beyaz gören insan ve onlardan gelen renksiz, yaşama karşı bir duruşu olmayan nesil var gözümüzün önünde...
asımın nesli nesilmiş gerçek, çiğnetmedi namusunu "inşAllah" çiğnetmeyecek! ne kadar umudumuz var, buna ne kadar inanıyoruz tartışılır!!!
ama bu aşamada asımın gerçek nesli de günümüzde buna değinmeden geçmek haksızlık olur.. aslolan iyi ve kötü, hak ve batıldır! arası yoktur, arasatta kalmak hem bu dünyada hem ahirette hiçte hoş bir durum değildir Allah muhafaza. çok güzel yetişmiş, kişisel gelişimini çokta mükemmel tamamlamış ve nuru yüzüne yansımış gençlerimiz var. Anadolu gençliğimiz var, dünümüzde de vardı, şükürler olsun bugünümüzde de var!
bakınca içimizi sızlatan kalbinin onarıma ihtiyacı olan gençlerimizde var. ne yazık ki buda günümüzün diğer yüzü...
küçük büyük, genç yaşlı herkesin gözü arar yağmurdan sonra ebem kuşağını... rabbim unutturmasın ve önemini yitirtmesin hayatımızın tüm renklerini..! renkler deyip geçmeyin, neslimize nasıl yansıdığını düşünün. oturun kalkın bi kez daha düşünün!
" uzun uzadıya diyor kimileri
birkaç yüz milyar nefesse verilen süre
ve her bir soluk bir hayatsa
bitmemeli bu hayat
gitmemeli esenlik dileyenleri ömrümüzün
yitmemeli ve de gözümüzden ebem kuşağının albenisi..."
ŞEVKET UZUN
bilemiyorum, kaç kez daha yağdı böyle yağmurlar.
bilemiyorum, sadece bana lütuf mu bu renkli yağmurlar!
hayat, garip çıkmaz bir sokak. ye sığınmak lazım pembe bir masala, yada kedi gözü lenslerle bakılır evrene. rabbimizin renk sanatına kafa tutarcasına her yer siyah beyaz ve her şey beyaz siyah görülür kimilerine. yani içimizden birilerine...
bardağın yarısı dolu hikayesi var ya hani, cidden de hikaye. öyle zaman geliyor ki; ağzına kadar dolu bardağı yere deviriveriyoruz bir hışımla. öyle zamanlarda geliyor ki; boş bardağın içindeki bir damla su seni deryalara götürmeye yetiyor.
her şey şuramızda başlayıp, şuramızda bitiyor...
beyinde başlayıp beyinde biterse eğer kalbe uğramadan... işte o zaman rota elden gidiyor, ne kadar rüzgar eserse essin bir milim ilerleyemiyorsun.
"kalbim elinde olan Allah'a yemin olsun" diyor peygamber.
kalp o'nun elinde, yeter ki kalbin söz hakkı olsun bedende! söylenmemiş sözcüklerle, sözlüklerde bulunmayan kelimelerle ulaştırır bizi mabudumuza...
söz hakkı Hakk olan pek konuşturulmuyor artık toplumumuzda. o kalbi onaran rengarenk masallar kalmadı. kalp kırık... kalp dökük... kalp hasret renklere...
önce kalbi onarmak tamir etmek rektefeye sokmak gerek. bu geciktiği içindir ki nereye gitsek kişisel gelişim seminerleri alıyor, ama bir türlü gelişemiyoruz...
hey Hakk!!! acınacak haldeyiz.
bir müslümanın, bir salih müminin kişiliği niye gelişmemiş olur?
ve ihtiyaç duyulmayacak olanlara neden ihtiyaç duyar?
sevgili baylar ve bayanlar!!! kutsal kitabımız inemedikçe kalbe bu gelişim tamamlanamaz.! gün geçtikçe, biz geciktikçe daha da çok yerleşir bu lensler gözümüze... ve göremeyiz; sevdiğimizin aşkının rengini o gözlerle... ve göremeyiz canımızdan parçamız yavrularımızın sözcüklerinin ve görüşlerinin rengini!!!
milyonlarca kalbi hasarlı ve hayatı siyah beyaz gören insan ve onlardan gelen renksiz, yaşama karşı bir duruşu olmayan nesil var gözümüzün önünde...
asımın nesli nesilmiş gerçek, çiğnetmedi namusunu "inşAllah" çiğnetmeyecek! ne kadar umudumuz var, buna ne kadar inanıyoruz tartışılır!!!
ama bu aşamada asımın gerçek nesli de günümüzde buna değinmeden geçmek haksızlık olur.. aslolan iyi ve kötü, hak ve batıldır! arası yoktur, arasatta kalmak hem bu dünyada hem ahirette hiçte hoş bir durum değildir Allah muhafaza. çok güzel yetişmiş, kişisel gelişimini çokta mükemmel tamamlamış ve nuru yüzüne yansımış gençlerimiz var. Anadolu gençliğimiz var, dünümüzde de vardı, şükürler olsun bugünümüzde de var!
bakınca içimizi sızlatan kalbinin onarıma ihtiyacı olan gençlerimizde var. ne yazık ki buda günümüzün diğer yüzü...
küçük büyük, genç yaşlı herkesin gözü arar yağmurdan sonra ebem kuşağını... rabbim unutturmasın ve önemini yitirtmesin hayatımızın tüm renklerini..! renkler deyip geçmeyin, neslimize nasıl yansıdığını düşünün. oturun kalkın bi kez daha düşünün!
" uzun uzadıya diyor kimileri
birkaç yüz milyar nefesse verilen süre
ve her bir soluk bir hayatsa
bitmemeli bu hayat
gitmemeli esenlik dileyenleri ömrümüzün
yitmemeli ve de gözümüzden ebem kuşağının albenisi..."
ŞEVKET UZUN